28 Şubat 2012 Salı

Crescent-Star

Milli takımlarla kulüplerden çok daha fazla ilgili olmam ve milli formaların çıkış/sızış döneminde olmamız sebebiyle bu aralar hep formalardan gidiyorum.

İşte Euro 2012'de giyemeyeceğimiz deplasman formamız bu. (Çok tersten bir cümle oldu, değil mi?) Bir başka deyişle, önümüzdeki iki yıl milli takımımız kırmızı giyemediği maçlarda bu formayı giyecek.

Öncelikle tasarımsal yorum yapacak olursam, formanın sadeliği, klasikliği ve daha önemlisi özgünlüğü çok hoş. Bu tarzdaki bantlı formalarda yakanın bantla aynı renk olmasının nasıl güzellik kattığını, önceki beyaz formamızla şuna bakarak çok net anlayabiliyoruz.

Milli takımımız, 1923'ten 1993'e kadar hep bu tarz bantlı forma giymiştir ama bu bandın ölçüsü de zaman zaman değişiklik göstermiştir. 2008'de ve bundan bir önceki dönemde giydiğimiz bantlı formalarla bu forma arasında da bandın ölçüsü açısından böyle bir fark var. Belli ki Nike, iki dönem üst üste aynı gibi gözüken forma yapmak istememiş. Göğüs numarası alta alınmış ve çok aşağıda kalmaması için de bant inceltilip biraz yukarı taşınmış. Böyle de gayet hoş olmuş.


Bu, yakın çekim, numarasız fotolar; bandın yukarı taşınmasının ve aynı renk yakayla yakaladığı bütünlüğün nasıl sade bir güzellik yarattığını tamamen ortaya koyuyor. Ayrıca; -milliyetçi biri değilim ama- şu görüntüye bakarak, beyaz ay-yıldızın kırmızı zemin üzerinde ne kadar güzel durduğunu ve bayrağımızın -kutsallığı yanında- tasarımsal olarak da ne kadar güzel olduğunu bana bir kez daha fark ettiriyor.


 İşte geldik, dananın kuyruğunun koptuğu noktaya. Kadı kızında bile eğreti duracak bir kusur var, bu güzelim formamızda. Son yazımda değindiğim gibi, Nike bu yıl rüsva bir harekete imza atarak milli takımlar için silik, göze çarpmayan, dikkatli bakmadan okunamayan fontlar tasarladı. İstisnasız tüm Nike takımlarında geçerli, bu acı durum.

Delikli fontlar hoş durur, ben de severim. Zaten Nike bir önceki dönemde (2010 Dünya Kupası) öyle yapmıştı. Ama bu sefer olayı tersten yapmışlar. Bu defaki fontların mantığı, içi boş birer çerçeve. O çerçevelerin içini küçük noktalarla doldurup görüntü elde etmeye çalışmışlar. Fakat olmamış. Gerçekten olmamış. Şu ana kadar gördüğüm tüm Nike takımlarında aynı sorun var: Fontların belli olmaması, tasarımalara değer kaybettiriyor.


Bu forma da, aylar önce sızan yeni iç saha formamız. O bordo bandın yerine adam gibi beyaz bant koysalarmış, gerçekten klasik formamızın modern tasarımlarla harmanlanmış güzel bir çalışması gibi olacaktı. Ve hoş bir farklılık yaratacaktı. Ama bu şekilde -hiç sevmediğim 2006-2008 dönemi formalarını çağrıştırdığından- güzel gözükmüyor.

Aklıma gelen birkaç küçük detayla yazıyı sonlandırayım:
  • Adidas'taki son dönemlerimizde, yani Nike'a geçmeden önce, genellikle kırmızı formamızın tasarımı düz olur; beyaz formamızsa göğsünde kırmızı bant taşırdı. Tam o zamanlardaki gibi bir kreasyon olmuş.
  • 2008-2010 döneminde kırmızı formamızın göğsünde beyaz bant vardı; ama beyaz forma(ları)mızda (hem turkuaz desenli, hem de sonradan çıkarılan kırmızı desenli) öyle bir detay yoktu. 2010'da çıkan iki formamızda da bant vardı. Şimdiyse beyaz formamızdaki bant dururken kırmızı formadan kalktı (Yani en azından beyaz değil artık, göze çarpmıyor). Aynı formada bandı iki dönemden fazla kullanmadığımız gibi bir istatistik çıkıyor.
  • Yine Nike'ın genel politikasıyla ilgili olarak, üst üste 4. dönem (2006'dan bu yana) aynı tasarımdaki fontları kullanacağız. Modern zamana aykırı bir durum ve zaten Nike'tan başka da yapan yok. Ama milli formaları "marka"laştırma açısından olumlu bir düşünce olabilir.
  • Son olarak, "Başlık ne alâka?" ya da "Niye İngilizce?" diye düşünen olursa açıklayayım: Takip ettiğim sağlam forma sitelerinden olan Football Shirts'te forma haberinin başında milli takımın tarihinden kısaca bahsederken, lâkap olarak da "Crescent-Star" yazıyordu. Anlamı: Ay (hilâl)-yıldız. Bunu biz çok kullanırız da yurt dışında da bizden böyle bahsedildiğini bilmiyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder