Bildiğiniz gibi birkaç gün önce yeni bir seriye başlamıştım. Hazır bir heves başlamışken devam edeyim, dedim. O yazının sonunda bıraktığım açık kapıdan devam edeceğim bu gece.
PlayStation'la konsol piyasasına tam anlamıyla "bodoslama" giriş yapan Sony, oyun sektöründeki ilk nesil değişimini de kıyametler kopararak yaşadı. 2000 yılında önce kendi memleketinde, sonra da tüm dünyada satışa çıkan PlayStation 2, -önceki yazımda da belirttiğim gibi- gelmiş geçmiş en çok satan konsol olmasıyla doğal olarak kendi neslini de tamamen süpürdü.
Önce, kendinden 2 yıl eski olan, neslinin ilk konsolu Dreamcast'ın (Eski Arsenal formalarından hatırlarsınız) köküne kibrit suyu dökerek, yılların oyun devi Sega'yı konsol piyasasından çıkmak zorunda bıraktı. Sektörün bir diğer köklü firması Nintendo'nun yeni konsolu Gamecube da, bir yıl arkasından çıktığı PlayStation 2'nin altında ezilmekten kurtulamadı.
Ama bu nesilde konsol dünyasına yeni adım atan bir firma daha vardı. Windows'la bilişim dünyasının tozunu attıran Microsoft, sonunda gözünü oyun dünyasına da dikmişti. Gamecube'la aynı zamanlarda, 2001'in sonbaharında satışa çıkan bu yeni konsol; ismini, PC oyunlarının en büyük yazılım kaynağı DirectX'ten alan Xbox'tı. Ama yine PlayStation 2'nin ezici üstünlüğünden ve Microsoft'un bu alandaki tecrübesizliğinden dolayı konsol âdeta ölü doğdu.
Buraya kadar dikkatlice okuduysanız mevzunun nereye gideceğini az çok tahmin etmişsinizdir. PlayStation 2, bir oyun devini piyasan sildi, iki rakibini de yerle bir etti. Sony'ye rakip olmaya çalışan iki firma vardı: Giderek küçülmekte olan, bir zamanların oyun devi Nintendo ve sektöre henüz adapte olamamış, oldukça varlıklı bilişim devi Microsoft.
Günümüzde satışı 150 milyonu geçmiş olan PlayStation 2 karşısında Gamecube ve Xbox'ın satış rakamları 20 milyon seviyesindeydi. Bu büyük fark, oyun firması Nintendo'yu biraz daha eritirken, Microsoft'u hayâl kırıklığına uğratmıştı. Fakat ne Microsoft bu başarısızlıktan sonra hemen çekip gidecekti; ne de yılların oyun devi Nintendo batacaktı. Yine de acilen yeni bir formül bulmaları gerekiyordu.
Formülü Microsoft bulmuştu. Bu ezici ortamda Nintendo'yla güçleri birleştirmekten başka çare göremiyorlardı. Microsoft'un "güç birleştirme" formülü; Nintendo'yu satın alıp Microsoft'un oyun departmanı hâline getirmek ve birlikte Xbox'ı geliştirmekti. Ancak ne olursa olsun hâlen küçümsenemeyecek bir oyun devi olan Nintendo, bir başkasının himâyesi altına girmeyi kesinlikle kabul etmedi. Nintendo yıllar sonra yeniden bir başka sektör dışı dev firmayla ortaklık masasından kalkmıştı. Sonuç yine Nintendo'nun giderek güç kaybetmesi olabilirdi. Ama kökeni 1800'lü yıllara dayanan bu usta firma, bir çıkış yolu buldu.
Nintendo, Sony'nin bu ezici üstünlüğü sürerken geleneksel oyuncuları ikna edemeyeceğini düşünüyordu. Yeni konsolunda hedef kitlesi, oyun dünyasıyla alâkası olmayan insanlardı. Kulağa çok garip geliyor. Ama destansı bir uygulama başarısıyla hem oyun dünyasının gidişatını, hem de mobil ürün teknolojisini değiştirdiler.
Yeni konsolları Wii'yi, her yaştan her türlü insanın kolaylıkla oynayabileceği, basit, eğlenceli ve güzel grafikli oyunlar için tasarladılar. Ama en büyük yeniliği oynanışta yaptılar. Klasik gamepad anlayışının dışına çıkarak, hareket algılayıcı kontrol sistemini geliştirdiler. Herkesin ilgisini çeken bu yepyeni kontrol sistemi ve renkli oyunlarıyla tam anlamıyla amaçlarına ulaştılar. Özellikle oyun dünyasının maskülenliğini kırarak kadınların da geniş oyun dünyasında kendilerine yer bulabilmelerini sağladılar. En sonunda kadınlarca "Erkeklerin PlayStation'ı varsa, bizim de Wii'miz var" denecek kadar sembol bir noktaya geldiler. Ve bu durum doğal olarak satışlara da yansıdı. PlayStation 2 ve PlayStation One'dan sonra 100 milyon satışa ulaşan tek konsol Wii oldu.
Nintendo Wii ve hareket ettirerek kontrol edilen kumandası
Ama asıl başarılarına ironik bir şekilde PlayStation 3 çıktıktan sonra ulaştılar. PlayStation 2'nin olağanüstü başarısıyla gözü dönen Sony'nin PlayStation 3'e 600 $ gibi insanlık dışı bir fiyat biçmesi, Microsoft'a büyük avantaj getirdi. Şöyle ki; aynı donanım kalitesine ve hemen hemen aynı oyun yelpazesine (Sony ve Microsoft'un kendi stüdyoları dışında üçüncü firmaların yaptığı oyunlar çok yüksek oranda iki konsola birden çıkıyor) sahip iki konsoldan biri diğerinden 200 $ ucuzsa, tabii ki gidip ucuz olanı alırsınız. Xbox 360 da bu durumun ekmeğini fazlasıyla yedi. Sony'nin en sonunda 2-3 yıldır yaptığı indirimlerle PS3 satışları Xbox 360'a nihayet yetişebildi; Wii, yani liderlikse çok uzaklarda. Bir önceki neslin açık ara lideri olan PlayStation, bu nesilde sonunculuktan hâlen kurtulabilmiş değil.
Xbox 360 ve -bana göre- gelmiş geçmiş en iyi gamepad
Bu neslin sonlanmasına, yeni nesle 5 kala, üç büyük firma da eşit konumda. Pusuya yatmış, yeni konsollardan haberler beklerken; bir yandan geçmişi anmaya, oyun tarihindeki kırılma anlarından bahsetmeye devam edeceğim. Bir başka yazıda görüşmek üzere...