11 Ocak 2012 Çarşamba

Futbol


Futboldan son zamanlarda epey soğusam, hatta nefret edecek noktaya gelsem de işte bazen öyle şeyler oluyor ki; içimdeki sönmekte olan futbol ateşini körüklüyor.

Dün gece de öyle bir şey oldu Emirates'te. Thierry Henry... Sheva ve R9'la birlikte, futbol ateşiyle tutuştuğum günlerin vazgeçilmez golcüsü... Arsenal'da efsanelik mertebesine yükselmiş bir futbol yıldızı...

O adamın yuvasına dönüş günüydü dün. 4,5 yıl sonra Arsenal'la ilk maçına çıktı. Yedekti, sonradan girdi ve herkesin ondan şu 2 ayda çokça yapmasını beklediği hareketi henüz sahada 10 dakikayı doldurmuşken yaptı. Sol çaprazda aldı topu, sadece kaleye baktı ve uzak direğe...

Tribündeki Beckham'a bakın golden sonra. Kimdir o? Arsenal'ın ezeli rakibi Manchester United'da yıllarca oynamış ve takımın efsanelerinden olmuş bir başka yıldız. Arsenal'ı seviyor mudur? Sonsuz saygısı olduğuna eminim. Hem Arsenal'a, hem Henry'ye... İşte o yüzden tribündeydi dün. Bu önemli anı canlı görmek istedi. Henry'nin, efsanesi olduğu takımla yıllar sonra sahaya çıkışını görmek istedi. Ve o golden sonra da çok sevindi. Mutluluğu, televizyon yayınındaki o 2 saniyede bile çok kolay anlaşılıyor. Arsenal'la alâkası olmayan bir adam niye o kadar mutlu olur ki? Cevabı, benimkiyle aynı: Futbola olan sevgisinden...

İnsanları futbola, spora bağlayan, böyle hikâyeler. Henry'nin bütün kariyeri böyle goller atmakla geçti. Özellikle de Arsenal formasıyla... Hepimiz onun Arsenal'a döndüğünü duyduğumuzda, sınırlı zamanı böyle goller atarak geçirmesini umuyorduk. Ve o da en başından selamı çaktı.

Elle gol attırmış, milletin hakkını çalmış... Hiç umrumda değil. Ben sadece bana futbolu sevdiren adamlardan birini yeniden doya doya izlemek istiyorum. Bu kopmak üzere olduğum zamanda beni yeniden futbola bağlamasını istiyorum. Gerisi gerçekten hiç önemli değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder