PES'in yapımcısı Konami'nin en güzel yaklaşımı, oyunun lisans eksiğinin kapatılabilmesi için yamacılara türlü imkânı sunmasıdır. Bu çizgisini yıllardır bozmayan güzide yapımcımız Konami, PES 2011'de de oyuna yeni liglerin yamalanabilmesi için PES Ligi ve 2.k Ligi adında iki yeni lig uydurdu. Bu liglerde tamamen Konami çalışanlarının bir taraflarından uydurulmuş takımlar yer alıyordu.
PES 2011'in ilk çıktığı günler... Tuttuğum ya da sempati duyduğum her takımla önceki yıllarda çeşitli modlar, kupalar oynamış olmanın verdiği bıkkınlığı yaşıyordum. Yeni bir soluk, yeni bir heyecan aradığım o dönemde aklıma yeni bir fikir belirdi:
"Ulan şu Konami'nin koyduğu uyduruk takımlardan biriyle Master Lig yapsam ya..."
Artık kendi kulübümü yaratmak istiyordum. Takım lisanssız olduğu için istediğim şekilde forma düzenlemesi yapabilecektim. Konami'nin muhteşem ötesi yeniliğiyle artık yeni stat bile yapabiliyordum! Öyleyse yola çıkmanın tam zamanıydı...
Ben de kadrosu nispeten daha adamakıllı olan Theeselvargen'ı seçerek uzun hikâyemize başladım. Tam 10 sezonluk kariyerin ardında birbirinden farklı tasarımlar ve "THS Park" adındaki şirin stadımızda dolu dolu geçirdiğimiz yılların hatıraları kaldı.
PES 2012 çıkınca aynı olaya devam etmek istedim. Theeselvargen'ı yeniden seçtim. Bu kez daha farklı bir stat ve yine türlü tasarımlarla yoka çıktım.
İşte yazıyı bağlayacağım noktaya da gelmiş olduk. Şimdi burada FM'ciler gibi Theeselvargen'la yaşadığımız Avrupa maceralarından, lig şampiyonluklarından bahsedecek değilim. Benim asıl mevzum, -başlıktaki gibi- forma tasarımlarım. Geçen yılki tasarımlar, kendi içimde yaşadığım hoşluklar olarak kaldı. Ama bu defaki kariyerimde yapacağım tüm tasarımları sezon sezon paylaşacağım. Şimdi de ilk sezonla başlıyorum...
Asaletin Rengi: Mor İç Saha Forması
Yakın çevremdekiler bilir, mor en sevdiğim renktir. Giyimimden tutun masaüstümün arka plânına kadar(!) mor renge rastlanır. Hem güzel bir renktir; hem de fazla tercih edilmez, farklıdır, aykırıdır. Hoşuma gider.
Bu sıfırdan başladığım kariyerde de ilk iç saha formam olarak moru seçtim. Beyaz yaka, kol ucu ve çoraptaki beyaz desenin yanında şort olarak da beyazı seçmem, bence formayı tamamladı. Özellikle dar kesim yapınca daha da hoş durdu.
Şampiyonlar Ligi maçlarında kombinasyon yapmak zorunda kaldım. Yani aslında oyun maçtan önce çıkıp:
"Git şu formayı değiştir, yoksa maça almam!" demedi tabii ki; ancak ben farklı hoşluklar yaşanması ve formasal görüntünün gerçekçi olması amacıyla bazı maçlarda yukarıdaki kombinasyonları yapma mecburiyetinde hissettim. Fena da olmadı hani...
Gri Deplasman Forması
İç sahada morun koyuca bir tonunu kullandığım için açık renk bir deplasman forması yapmam gerekti. Ve mor formada bolca beyaz desen kullanmış olmam sebebiyle de beyaz dışında bir renge yönelmek istedim. Aklıma ilk önce sarı gelmişti fakat önceki kariyerimde hiç tek başına kullanmadığım griyi kullanmaya karar verdim. PES Ligi'ndeki takımların epey renkli olmasından dolayı da tahmin ettiğimden çok fazla kez başvurdum bu formaya. Mordan farklı olarak bunu klasik kesim yaptım. Formanın asıl şortu siyah. Fakat tek bir maçta, Şampiyonlar Ligi'ndeki Inter maçında gri şortlu kombinasyonunu giydirdim bizim çocuklara. Lan o maçta da kaç top direkten dönmüştü, 88'de çok saçma bir golle yenildim... Neyse...
Oyunda sadece 2 futbolcu formasına izin verilmesi ve 3. formanın da çok uç durumlar dışında gerekmemesi sebebiyle 3. forma yapmadım bu sezon. Zaten hiç işim de düşmedi. Bu yüzden şimdi kaleci formalarımı tanıtıyorum
Bordo Kaleci Forması
Oyunda kaleci formaları için de sadece 1 taneye izin veriliyor. Ben de o hakkımı bu yukarıdaki bordo-siyah formayla kullandım. Sırtın farklı renk olmasını -çubuklular dışında- hiç yapmamıştım. Kaleci formalarında çok kullanılmış olan ancak benim önceki kariyerimde hiç yapmadığım bir tasarımdı. Değişiklik olsun, dedim. Siyahın aşırılığını dağıtmak, formaya bir nevi nefes aldırmak için beyaz çorap koydum. Fontların da çok parlak olmasını istemediğimden kırık beyaz diyebileceğimiz bir tonda ayarlardım.
Rüştü'ye Selam Forması
Bana göre Türk futbolunun gelmiş geçmiş en iyi kalecisi Rüştü'dür. Ve onun da en iyi zamanında, yani 2002 Dünya Kupası'nda giydiği forma yukarıdaki gibidir. Hep aynı kaleci formasını görmek sıktığı için bir değişiklik yapmaya karar verdim. Ve bordonun yerine bu yukarıdakini yaptım. Rüştü'nün 2002'de giydiği formadan tek farkı, koldaki beyaz Adidas 3 çizgisidir. Formalarımın Adidas'la bir alâkası olmadığı için onları koymadım - hoş, zaten onu koyabileceğim tasarım kontenjanı da kalmamıştı. Yine de bordo formayı tam terk etmiş değilim. Arada birkaç maç bordoyu giydirip, sonra değişiklik olsun diye yine bunu ayarlıyorum.
İlk sezon tasarımlarım bunlardı. Eğer yazıyı baştan sona okuma gayretini gösterdiyseniz, gerçekten teşekkür ederim. O kadar uzun olmuş ki, ben bile kontrol etmek için okurken zorlandım. Sonraki sezonlarda yapacağım tasarımları, muhtemelen 1-2 hafta sonra, yine burada paylaşacağım. Son olarak, tasarımsal açıdan her türlü öneriye de (Hani olursa...) açık olduğumu belirteyim.