27 Mayıs 2014 Salı

Watch Dogs



Uzunca bir aradan sonra tekrar merhabalar. İki yıldır beklediğimiz ve nihayet bugün resmi çıkışını gerçekleştiren Watch Dogs için blogda bir şeyler karalamasam olmazdı. Oyun resmi olarak bugün çıksa da bazı dağıtımcılardan sızmış ve piyasaya düşmüştü. Ben de birkaç günlük deneyimin ardından, yeni konsoluma anlam katan bu ilk oyunu incelemeye karar verdim.


"Hack Bizim Silahımız"

Oyunun çıkış ve temel noktası: "Artık hepimizin cebinde abartılı donanımları olan akıllı telefonlar var. Peki bu telefonları Twitter'da kızlara yürümek, Instagram'da foto like'lamak, Foursquare'de check-in yapmak dışında daha ciddi işlerde kullansak nasıl olurdu?"

Oyunumuz Chicago'da geçiyor. Şehir, birbirine bağlı elektronik sistemlerle donatılmış durumda. Mobeseler, trafik ışıkları, köprüler, dinamik bariyerler... Kahramanımız Aiden Pearce ise; şehrin bu genel sistemlerinin yanında, karşısına çıkan her bir elektronik cihazı telefonuyla kontrol altına alabilen bir hacker. Fakat bunu zevk için yapmıyor. Birlikte hareket ettiği hacker arkadaşları, karşısında olduğu güçlü düşmanları ve onlarla savaşmak için haklı sebepleri var.

Oyunun hikâyesi biraz klişe başlasa da içine çekmekte sıkıntı yaşamıyor. Hemen benimsiyoruz Aiden'ı. Zaten oyunun yapısı gereği daha ana görevlere girmeden de şehirde bol bol yeteneğini gördüğümüz için Aiden'a ısınmakla ilgili hiç problemimiz olmuyor. Ana görevlerde vakit harcadıkça da anlamaya başlıyoruz kahramanımızı.


Telefon Çıktı, Mertlik Bozuldu... Pardon, 'Silah' Olacaktı O. Ya da olmayabilir...

Oyunda sadece şehrin genel yapısını değil, görevlerin tasarımını da bu yepyeni oynanış mekaniklerine çok iyi adapte etmişler. Oyun duyrulduğundan beri yapımcıların sürekli üstüne basarak söylediği: "Aiden bir süper kahraman değil; çok akıllı bir adam." sözünü oynadıkça daha iyi hissediyoruz. Görevler genellikle gizlilik odaklı. Sessiz ve dikkatli ilerlememiz gerekiyor. Etrafta işimize yarayabilecek çok fazla elektronik cihaz var. Bunları doğru kullanarak amacımıza ulaşmaya, yeri geldiğinde düşmandan sıvışmaya çalışıyoruz.

Elektronik teknolojinin yetersiz kaldığı yerde de devreye doğal olarak silah teknolojisi giriyor ki; oyunun burada da hiç eksik kaldığını söyleyemem. Silahlar çeşitleriyle ve oynanış mekanikleriyle oyuna çok iyi oturtulmuş. Hiç "hacker oyununa ayıp olmasın diye eklenmiş" havası yok. Çoğu zaman bir elde telefon, bir elde tabancayla ilerliyoruz; silahla çatışırken bir yandan hacker'lığa devam edip düşmanlarımızı elektronik yollarla da ekarte edebiliyoruz.


Yallah Şoför Yallah...

Watch Dogs, güzel görevleri ve farklı hikayesi olmasının yanında, özünde bir açık dünya oyunu. Tabiatıyla sürekli araba kullanıyoruz. Oyunda çeşit çeşit araçlar ve her birinin de kendine has bir sürüşü var. Oyunu ilk oynayanlar sürüşün zor olduğunu söylese de ben aynı görüşte değilim. Sürüşler diğer açık dünya oyunlarına göre daha simule edilmiş. Bu yüzden GTA V'tekinden biraz daha zor; ama GTA IV'teki gibi kalas değil. Ben daha çok Mafia II'ye benzettim. Oynayanlar bilir; Mafia aslında bir aksiyon oyunu olmasına rağmen sürüş dinamiklerinde bir simulasyon oyunuymuşçasına uğraşılmıştı. Biraz zor ama çok zevkli gelmişti bana. Mafia'daki kadar simule olmasa da, Watch Dogs'ta da bu tadı aldım.



Görmek İstediğimiz Güzellikler

Oyun 2012 E3 fuarında ilk duyrulduğunda grafikleriyle şok yaratmıştı. Henüz PS4 ile Xbox One'ın duyurusunun bile olmadığı bir dönemde o grafiklerin gerçek olup olmayacağı çok tartışılmıştı. Nihayetinde o gün gördüğümüz 10 dakikalık video, elbette yapımcıların yüklendiği bir çalışmanın eseriydi. Fakat oyunu son hâlinde de grafikler çok eksik kalmıyor. Doku kalitesi gayet iyi, ışıklar mükemmel kullanılmış, yağmur efektleri inanılmaz ve en güzeli de PS3 ile Xbox 360'ta başımıza bela olan aliasing sorunu yeni nesilde göze çarpmıyor. Pixel gözlü olmaya gerek yok; grafikler gerçekten yeni nesil olmuş.



I'm at Watch Dogs (Chicago) w/ 47 others

Yazının girişinde bahsettiğim gibi; oyun aslında telefonların genel kullanımın dışında nasıl kullanılabileceğine değiniyor. Ama bunu yaparken günümüz popülaritesinden de uzak durmamışlar. Telefonumuzda bugün herkesin kullandığı tarzda uygulamalar da mevcut. Örneğin Shazam benzeri Song Sneak uygulamasıyla işittiğimiz şarkıların isimlerini öğrenebiliyoruz. Veya Foursquare muadili City Hotspots ile şehrin belli başlı önemli mekânlarında check-in yapabiliyoruz.


Chicago Dolu Bir Şehir

Watch Dogs bir açık dünya oyunu. Bu yüzden sürekli ana görevlerin peşinden gitmek zorunda değiliz. Şehirde belli başlı yan görevler varken, sadece gezinirken de karşımıza farklı yan görevler çıkabiliyor. Herkesi ve hemen her şeyi hack'leyebildiğimiz oyunda, insanların o an ne yaptığını, kimle ne konuştuklarını, mesajlaşmalarını hemen öğrenebiliyoruz. Bazen bu yolla suçluları tespit edebiliyor veya suç işlemek üzere olanları takibe alabiliyoruz. Suçluları kendimizce cezalandırarak ün ve yetenek puanı kazanıyoruz.

Hem ana görevlerden hem de yan görevlerden kazanabildiğimiz yetenek puanları var. Menüdeki yetenek ağacına girerek istediğimiz yetenekleri kazanmak için bu puanları harcayabiliyoruz. Böylece karakterimizi şekillendirme ve oyunu istediğimiz oynanış stiline adapte etme şansını buluyoruz.


GTA mı, Watch Dogs mu?


Ve en can alıcı soruya geldik. Duyrulduğundan beri GTA ile kıyaslanan ve GTA V'in çıkışında Ubisoft tarafından şu yandaki resmin yayınlanmasıyla iyice tartışmalara yol açan (ve söylediği tarihte çıkamayarak ilk hayal kırıklığını yaşatan) Watch Dogs, GTA ile rekabet edebilecek bir oyun olmuş mu? Cevap hem evet, hem hayır.

GTA'ların amacı; koca bir şehir ve şehrin içinde yaşayan bir dünya yaratmaktır. Bu yüzden geniş bir harita, gelişmiş bir yapay zeka sunar. Tablo gibi manzaralı yerlerde dolaşırken, etraftaki insanlar gerçekten yaşıyor gibidir.

Watch Dogs ise belli bir tema üzerine kurulmuş bir oyun. GTA V'te amaç Los Santos'tur; ama Watch Dogs'un amacı Chicago değil. Oyunda şehir gerçekten arka plân. Ama üzerinde yapabileceklerimiz açısından GTA'nın önünde. Watch Dogs'ta şehrin her bir köşesiyle, karşımıza çıkan her bir insanla etkileşim hâlindeyiz. GTA'da bu söz konusu değil. Sonuçta ikisi de iki güzel yaz meyvesi. Ama aynı değiller. Bu yüzden ikisini kıyaslayıp "bu ötekinden daha iyi" demek doğru değil.


Son Karar

6 aylık ertelemenin sonunda, oyunsuz geçen bir dönemin ortasında, tam da yaz başında çıkan Watch Dogs, hazine bulmuş gibi sevindiriyor. Tartışmalı yönleri var elbet. Fakat eksi noktaları var diye bu kadar yenilik getiren çok yönlü bir oyunu yerin dibine sokmak anlamsız. Önyargısız oturun oyunun başına ve tadını çıkarın. Ben de gidip oyunuma devam edeyim. İnşallah bu kadar ara vermeden yakın zamanda bir başka yazıda görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder